99 yılıydı sanırım. Seferihisar da bir
banka şubesinin teftişinde iken, Cuma akşamı gelen telefonla acilen
karabağlar’a gittim. Şubenin muhasebecisi hesabına geçirdiği paraları
bankamatikten günlük limit dahilinde çekiyormuş, bu çekme işlemi yaklaşık 3 ay
boyunca her gün düzenli sürmüş. çok düzgün, örnek bir insanmış, insanlara
yardım edermiş, bu işi yapacak en son kişiymiş.
Şubeye gittim, olaya el koydum. Hafta
sonu çalıştım, tespitleri yaptım, 3 gün önce muhasebeci ortadan kaybolmuş,
tespitlerime göre araba almış, gerişini pavyonda orda burada yemiş, olay açığa
çıkınca da sırra kadem basmış, özürlü çocuğu var, banka yardım ediyor, eşi ev
hanımı, ağlamaklı, biçare haldeler.
Cumartesi tüm gün geceye kadar
çalışarak tespit ettiğim rakam sanırım 22binliraydı. Pazar günü nöbetçi
savcılığa gidip banka adına suç duyurusunda bulundum, aynı gün arama kararı
çıkartıldı, pazartesi oldu çalışmalara devam ediyorum, ifadeler falan alıyorum,
başka yerlerde açık var mı kontrol ediyorum, derken Salı günü oldu,
muhasebecinin yakalanarak buca cezaevine gönderildiği haberi geldi, ifadesini
almam gerek, her ne kadar tespit yapılsa da savunma hakkı kutsaldır, ne
yapmalı, nasıl gitmeli.
Ceza evi savcılığına yazı yazdım, izin
istedim, şube müdürü ile hazırlandım, cezaevine gideceğiz. Ne yapmalı şimdi,
adam şimdi pejmürde haldedir, suç işlemiş de olsa cezaevi koşulları kötüdür,
müdür bey efendim cezaevinde sigara bulmak zordur, sigara götürelim dedi,
ailesinden de giyecek falan temin edildi, 1 karton Maltepe aldırdım kendi
cebimden, cezaevine gittik, cezaevi müdürü oda ayarladı, 5 dakikaya kalmadan
muhasebeci geldi, perişan halde. İçim acıdı, ama ifade almam gerekiyor, önceden
hazırlık yapmışım, biraz sohbet ettikten sonra iyi halden yararlanmasını, bu
rakamı ödemesini, itiraf etmesini önerdim, tespit olduğundan dolayı itiraf
etmesinin önemi yoktu gerçi. Ama pişman olduğunun göstergesiydi. Kanunda bu
sayede mümkün olan en düşük cezayı alma şansı var olacaktı. ifadeyi istediğim
gibi aldım, allaha ısmarladık dedim, çıktık. ertesi gün eşi ve çocuğu geldiler,
perişan haldeler, nasıl ödeyeceklerse eşinin zimmetine geçirdiği parayı taksitler
halinde ödemelerinin mümkün olup olmadığı, ne kadar sürelerinin olduğunu falan
sordular, yanıtladık, ağırladık, uğurladık.
Sonuçta muhasebeci zimmete para
geçirmekten tutuklandı, içeri girdi, eşi ve oğlu perişan hale düştüler,
muhasebeci işten atıldı, çocuğunun özürlülük yardımı gitti, banka ciddi rakam
ödüyordu ve o zamanlar bu dönemdeki gibi özürlü yardımları yoktu. Bir kişinin
eylemi zincirleme şekilde ne gibi sonuçlara neden oldu, bunlar benim gözlemlediklerim
tabii ki. hayat doğru düzgün bir insanı alıyor ve sınıyor sanki. kestirmek
mümkün değil. ve bu hep beklemediğimiz doğru, düzgün, örnek olan yerden
geliyor. çünkü diğer kişilere karşı insanoğlu temkinlidir.