4 Haziran 2015 Perşembe

99 yılıydı sanırım. Seferihisar da bir banka şubesinin teftişinde iken, Cuma akşamı gelen telefonla acilen karabağlar’a gittim. Şubenin muhasebecisi hesabına geçirdiği paraları bankamatikten günlük limit dahilinde çekiyormuş, bu çekme işlemi yaklaşık 3 ay boyunca her gün düzenli sürmüş. çok düzgün, örnek bir insanmış, insanlara yardım edermiş, bu işi yapacak en son kişiymiş.

Şubeye gittim, olaya el koydum. Hafta sonu çalıştım, tespitleri yaptım, 3 gün önce muhasebeci ortadan kaybolmuş, tespitlerime göre araba almış, gerişini pavyonda orda burada yemiş, olay açığa çıkınca da sırra kadem basmış, özürlü çocuğu var, banka yardım ediyor, eşi ev hanımı, ağlamaklı, biçare haldeler.

Cumartesi tüm gün geceye kadar çalışarak tespit ettiğim rakam sanırım 22binliraydı. Pazar günü nöbetçi savcılığa gidip banka adına suç duyurusunda bulundum, aynı gün arama kararı çıkartıldı, pazartesi oldu çalışmalara devam ediyorum, ifadeler falan alıyorum, başka yerlerde açık var mı kontrol ediyorum, derken Salı günü oldu, muhasebecinin yakalanarak buca cezaevine gönderildiği haberi geldi, ifadesini almam gerek, her ne kadar tespit yapılsa da savunma hakkı kutsaldır, ne yapmalı, nasıl gitmeli.

Ceza evi savcılığına yazı yazdım, izin istedim, şube müdürü ile hazırlandım, cezaevine gideceğiz. Ne yapmalı şimdi, adam şimdi pejmürde haldedir, suç işlemiş de olsa cezaevi koşulları kötüdür, müdür bey efendim cezaevinde sigara bulmak zordur, sigara götürelim dedi, ailesinden de giyecek falan temin edildi, 1 karton Maltepe aldırdım kendi cebimden, cezaevine gittik, cezaevi müdürü oda ayarladı, 5 dakikaya kalmadan muhasebeci geldi, perişan halde. İçim acıdı, ama ifade almam gerekiyor, önceden hazırlık yapmışım, biraz sohbet ettikten sonra iyi halden yararlanmasını, bu rakamı ödemesini, itiraf etmesini önerdim, tespit olduğundan dolayı itiraf etmesinin önemi yoktu gerçi. Ama pişman olduğunun göstergesiydi. Kanunda bu sayede mümkün olan en düşük cezayı alma şansı var olacaktı. ifadeyi istediğim gibi aldım, allaha ısmarladık dedim, çıktık. ertesi gün eşi ve çocuğu geldiler, perişan haldeler, nasıl ödeyeceklerse eşinin zimmetine geçirdiği parayı taksitler halinde ödemelerinin mümkün olup olmadığı, ne kadar sürelerinin olduğunu falan sordular, yanıtladık, ağırladık, uğurladık.


Sonuçta muhasebeci zimmete para geçirmekten tutuklandı, içeri girdi, eşi ve oğlu perişan hale düştüler, muhasebeci işten atıldı, çocuğunun özürlülük yardımı gitti, banka ciddi rakam ödüyordu ve o zamanlar bu dönemdeki gibi özürlü yardımları yoktu. Bir kişinin eylemi zincirleme şekilde ne gibi sonuçlara neden oldu, bunlar benim gözlemlediklerim tabii ki. hayat doğru düzgün bir insanı alıyor ve sınıyor sanki. kestirmek mümkün değil. ve bu hep beklemediğimiz doğru, düzgün, örnek olan yerden geliyor. çünkü diğer kişilere karşı insanoğlu temkinlidir.