6 Ekim 2015 Salı

falcı

96 yılı. işe yeni başlamışım. Bir kaç şehirde bir kaç üstadla çalıştıktan sonra urfa'ya gittik. Üstad ve 3 muavin. hava nasıl sıcak, ağustos ayı. şehir ne çok kirli, yemek yiyecek arayıp bulmak ne zor, en azından benim gibi pimpirikli biri için. yoğun çalışıyoruz, klimalar altında.

cep telefonları yeni çıkmış, puşili ve şalvarlı adamlar, başka bir dünya benim için ve çok ilginç geliyor. adapte olmakta da zorlanıyorum. kocaman telefonlarla yaşlı başlı adamlar geliyor, şube kalabalık, bağırış çağırış, ana baba günü genelde her gün. gübre vs destek ödemeleri var. telefonlar çalıyor, alo, he  ben mi şimdi bankadayım, onun işini sonra halletcez ,falan. daha sonra anladım ki kimse kimseyi aramıyor telefonlar yeni alınmış, çaldırılıyor ve konuşuluyor, kapatılıyor ve böylece banka şubesinde önemli adam hissiyatı veriliyor. ama 1 değil 3 değil bu şekilde yapan o kadar çok kişi var ki. o yıllarda cep telefonları ile bilgisayarlı ortamda konuşmak yasak, zarar veriyor denilirdi bilgisayarlar. ama dinleyen kim ki?

evleneceğim, izin aldım, düğün işleri falan, biz balayına urfa'ya gittik, izin vermiyorlar , bizde de alacak cesaret yok, katı disiplin var. eşim o sıralar Malatya'da öğretmen. eş tayini istedik, oldu, ayrılma işlemleri yapacağız. ben dsi misafirhanesinde kalıyorum.arada günlük yazıyorum.kısa notlar alıyorum, o sırada çeşitli geleceğe dair hayaller kuruyoruz eşimle. çocuklarımız olsa, 1 kız 1 erkek, hatta ben 5 istiyorum, evimizi alsak, arabamız olsa, düzene girsek, daha ev yerleştirmedik, borçlar bitmedi falan. 

eşimi malatya'ya ayrılış işlemleri için gönderdim, günlerden cumartesi, günlük karalıyorum yine geç saatlerde, çocuklarımız olsun. adları ekim, eylül, evrim,devrim, eylem. devrim yapacaz yani o günün henüz idealist, öğrencilikten yeni çıkmış, bürokrasiyi ve devleti çözememiş müfettiş yardımcısı gözü ve gönlüyle içimden bunlar geçiyor, o sıralar eşim arkadaşlarıyla buluşuyor malatya'da ve arkadaşları iyi bir falcı var burada , oaraya gidelim kahve falı bakalım beraber. gidiyorlar, falcı eşimin falına bakıyor, diyor eşin devlet görevinde, subay gibi biri, sen hamilesin, eşin uzakta, ama çocukların ismini bile hazırlamış, 1 kız 1 erkek çocuğunuz olacak, istediklerinize kavuşacaksınız falan. ama eşim gülüp geçiyor, mana nasıl olacak falan daha yeni evliyiz diyor.

neyse urfa'ya geldi.1 hafta kadar önce arkadaşımız hasan hastalandı, kusma, ishal, ateş, doktora  gitti, dizanteri. urfa'alışmak zor tabi, yiyecekleri yıkamadan yememek gerek, ama biz daha yeniyiz, ilk doğu turnemiz. eşimde de aynı belirtiler var, sıcak olağanüstü bu arada. ateş, kusma ve ishal. bu kesin hastalandı, ya tifo ya dizanteri dedik, devlet hastanesine gittik, doktor geldi, tetkikleri yaptıktan sonra. ne iş yapıyorsunuz dedi, ben müfettişim eşim anasınıfı öğretmeni dedi, ne güzel ne mutlu size, tebrik ederim dedi, biz şaşırdık, hayırdır doktor bey dedik, hamilesiniz dedi, biz hazır değiliz daha, daha doğrusu ben değilim, şaşırdım, hatta kızmış bilem olabilirim.

sonra dsi misafirhanesine gittik, ayla olanları anlattı bana malatya'da ki falcı olayını falan ben de günlüğümü gösterdim, çok şaşırdık ve çok sevindik.aradan zaman geçti, oğlumuz ekim oldu, 2 sene sonra kızımız eylül ve biz dubleks bir evde yaşıyor ve hayallerimizi kurduğumuz şeylerin nerdeyse hepsine ulaştık, yerine yeni hayaller aldı..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder